Son zamanlarda, markaların kendilerini ön planda tutup ne kadar iyi olduklarıyla ilgili ürettiği içerikler müşterilerin dikkatini eskisi kadar çekmemeye başladı. İş yapma biçimlerinin evrilmesiyle birlikte oyunun kuralları da değişmeye başladı. Müşterileriniz artık daha çok, gerçek bilgi ve faydayla karşılaştıklarında cezbedilir hale geliyorlar. Bu olay aslında, iş mülakatlarınızda en çok duymaya alışık olduğunuz şu soru ile çok benzerlik gösteriyor; “Kendinizi 5 yıl sonra nerede görüyorsunuz ?”
Her ne kadar çok klişe olsa da artık bu soru size de ” Bir marka olarak şirketinizi bundan 5 yıl sonra nerede görüyorsunuz ?” şeklinde sorulabilir.
“İçerik pazarlaması nedir ?” sorusuna, günümüzde oldukça tatmin edici cevaplar veren birçok global oyuncu mevcut, fakat aralarından öyle biri var ki, kendisi pazarlama yapmanın dışında tam anlamıyla bir pazarlama makinesi haline gelmiş durumda. Netflix, uyguladığı stratejilerle bildiğimiz pazarlama anlayışının çok ötesine geçmeyi başardı.
Neden mi Bu Kadar Başarılı ?
Öncelikle her ürünün hikayesine farklı bir dokunuş yaparak, pazarlamayı sanata dönüştürüyor diyebiliriz. Bir yandan bünyesinde, en iyi sinemaları ve dizileri toplamaya devam ederken, diğer yandan da orijinal içeriklerine yatırım yapıyor. Pazarlama başarısını sürdürmek için, gerilladan virale birçok yönteme başvuruyor. Kısacası, meydan okuyor.
Başarılı olmasındaki, belki de en büyük etkenlerden bir tanesi trendleri takip etmekten öteye geçmesi diyebiliriz. Trendleri takip etmek ve onları uygulamak yerine trendleri kendisi yaratarak trendin kendisi haline geliyor. Pazarlama stratejisi oyununu, davranışsal pazarlamanın kurallarına göre oynuyor. Bu şekilde izleyiciler, dizi ya da filmi izlemek için, kendilerini dizi ya da filmin saatine göre ayarlamıyor; Netflix, izleyicilerin günlük planlarına uyum sağlıyor. İzleyiciler, seçtikleri diziyi kendileri ne zaman istiyorlarsa o zaman izleyebilme imkanına sahip oluyorlar. Bunun yanında Netflix, izleyicilerini tanıyor ve büyük data havuzunun içinde, tek bir kişiye özel, ilgi alanlarına uygun içerikler sunabiliyor.
Tabi, bu başarının altında yatan şey pazarlama. Gelin o zaman Netflix’in başarısının altında yatan 5 prensibi inceleyelim.
1-Kişiselleştirilmiş İçerik Kullanın
Netflix, sadece size özeldir. İlk üye olduğunuzda ilgi alanlarına göre film tercihleri yaparsınız ve Netflix, bu tercihleri platformundaki dizi, film ve belgeseller ile eşleştirir ve karşınıza tamamen sizin için hazırlanmış bir sayfa sunar. Üstelik bu algoritmayı inanılmaz bütçeler ve inanılmaz yetenekli mühendisler gerektirmeden oluşturur. Optimizeely ve Adobe Experience Cloud gibi ve benzeri uygulamalar, IP adresiyle ilişkili birçok veriyi kullanarak, içeriği kişiselleştirmenizi sağlar. Aynı zamanda bir kullanıcının CRM’de lider yapılıp, yapılmayacağına izin vermenize imkan sunar.
Pazarlamacılar da, bu bilgiler ışığında bir kullanıcının ilgilerine en iyi hizmeti verebilmek için farklı web sitesi deneyimleri sunmayı tercih edebilir. Şunu unutmayın, kişiselleştirilmiş pazarlama sizi her zaman rakiplerinizden ön plana çıkarak daha çekici görünmenizi sağlar. Bu şekilde tercih edilme oranınız da artmış olur.
2-Çok Kanallı Kampanyalar ile Mesajınızı İletin
Netflix, kullanıcılarına birçok kanaldan ulaşabilme imkanı sunuyor. Bir diziyi ya da filmi izlemek için illa eve gitmeniz ya da sadece bilgisayarınızı kullanmanız gerekmiyor. Akıllı televizyondan akıllı telefona, tablete kadar birçok kanaldan ve dilediğiniz zaman Netflix’e ulaşım sağlayabiliyorsunuz. Hangisini tercih edeceğiniz o an ki imkanınıza ve keyfinize kalmış. Bu prensibi Netflix çalışanları da oldukça başarılı bir şekilde benimseyerek uyguluyor. Facebook, Instagram gibi çok çeşitli kanallardan tanıtımlar yapıyorlar.
Örnek verecek olursak, Stranger Things dizisi için Snapchat ile iş birliği yaptı ve izleyicilerine bir gerçeklik deneyimi sundu. Türkiye’de, ekşisözlük platformunda “I am Waldo” adı altında bir çalışma yapıldı. Bu çalışmanın, Netflix’e ait olup olmadığı kesinleşmemiş olsa da Netflix adından oldukça söz ettirmişti.
Şunu unutmayın, bu başarı hikayelerinin altında yatan pazarlama şekilleri hiç de zor olmamakla birlikte, hedef kitlenize ulaşmanın en başarılı aynı zamanda kolay yolu diyebiliriz.
3-Basit Olmak, Karmaşık Bir Dünyada Zordur
Karmakarışık ve bir o kadar da gürültülü bir evrende yaşıyoruz. Kendi içimizde bile bazen birden fazla ses duyabiliyoruz. New York Times’ın yaptığı araştırmaya göre; bir bireyin ortalama dikkat süresinin yalnızca 8 saniye olduğu kanıtlandı. Netflix’de bunu biliyordu ve en doğru olanı yapan bir kuruluş olarak en basit tasarımı seçti. Bu sayede de diğerlerinin arasından ayrılıp bir pazarlama markasına dönüştü. Siz de, eğer etrafınız çok kalabalıksa ve bu kalabalık karmaşıklığa sebep oluyorsa basitlik en iyi çözüm olacaktır ve sizi yıldızların arasından ay gibi öne çıkartacaktır.
4-E-Posta Pazarlaması, Müşteri İçin Hala Önemli
Günümüz iletim mecralarına baktığımızda, geride kalmış ya da fazla geleneksel olarak düşünsek de, e posta pazarlaması hala canlı bir mecra. Önemli olan nokta yeteri kadar yaratıcı olup olmadığınız. İşte Netflix, ölü zannedilen bu mecrayı canlandırabilen bir marka. Netflix, yollayacağı e postaların üzerine düşünüp ardından yaratıcı çalışmalar yapıp bu e postaları kullanıcılarına yolluyor. Bu şekilde hazırlanan pazarlama çalışması, uzun vadede kullanıcı memnuniyetinin artmasını sağlıyor. Bunun bir örneği olan, The Punisher için yapmış olduğu e posta pazarlaması, Netflix’in yaratıcılığı ve başarısının ispatı sayılabilir. Kısaca özetleyecek olursak; kendinizi bir kullanıcı olarak düşünün, Netflix’ten spam gibi görünen bir mail alıyorsunuz fakat açtığınızda e-posta, kullanıcılara The Punisher’i izlemeye yönlendirecek butona gidene dek, bilgilendirici ve teşvik edici gifler gösteriyor. Sonunda da buton karşınıza çıkıyor. Bu çalışma, tabi rakibi çıkmazsa ya da Netflix kendine rakip olacak bir çalışma daha yapmazsa, görebileceğiniz en başarılı e-posta pazarlaması sayılabilir.
5-Olduğun Yeri Benimse
Bu başlığı, Netflix Türkiye’nin 7 Ocak 2016 yılında aramıza girip gönüllerimizde taht kurması ile özdeşleştirebiliriz.
Netflix, aramıza katıldığı zamandan itibaren hedef kitlesinin kodlarını tanıyan, Türkiye ile özdeşleşen çalışmalar yaptı. Bu konuyu örneklemek gerekirse, esrarengiz olaylar ile özdeşleşmiş Saadettin Teksoy’u kullandığı Stranger Things çalışması tamamen ülkemize özgü, bizim kodlarımızı taşıyan bir durum.
Yani Netflix bize şunu yapmamızı öneriyor; ‘’Kendin olma başkası ol!’’