Teknolojinin maliyetlerinin düşmesi ve ürüne ulaşımın kolaylaşması ile birlikte Perakende ve E-Ticaret sektöründe müthiş bir rekabet ortaya çıktı. Artık büyük balık veya kurumsal firma kavramından çok Hızlı balık ve yavaş balık kavramı yaygınlaşmaya başladı (Acaba hangi balık diğerini yer ?). Bu kadar çok oyuncunun her alanda (Fiyat, Ürün, Kargo, Taksit) rekabet etmesi ister istemez kazananlar yanında kaybedenlerin de olmasına sebep oldu. Herkesin kazananları ve nasıl kazandığını incelediği bir ortamda (Ki belgesellerde de herkes Aslanı çeker maalesef av olan karacayı kimse çekmez) kaybedenlerin neden kaybettiğini incelersek sanırım çoğunluk için daha başarılı bir sonuç çıkartabiliriz. Hele ki e-ticarette kaybeden ve kazanan oranını düşünürsek.
E-Ticaret içinde yaşanan yoğun rekabetteki en büyük beklenti ürün satılsın da isterse siteden isterse pazar yerinde isterse de telefonda veya perakende mağazada satılsın.
E-ticaret sitesi, Telefon veya Perakende ayrı ayrı incelenecek bir konu. Fakat bu makalede üstünde durmak istediğim konu DEVLERİN OMUZLARINDA E-TİCARETİ BÜYÜTMEK.
Elimizin altında en azından Türkiye için bir elin parmakları kadar DEV PAZAR YERLERİ VARKEN bir e-ticaret sitesi sahibi olarak neden bunların da gücünü kullanarak ciromuzu artırmayalım ki. Aslında akıllı bir e-ticaret yöneticisinin yapması gereken işlem bu fakat aşağıdaki 5 sebepten dolayı maalesef DEVLERİN OMUZLARI YÜKSELMEK İÇİN KULLANILAMIYOR.
1.Masrafları Rakiplerinizin Yapmasına İzin Verin:
Akıllı bir satıcı bilir ki pazar yerindeki en etkin stratejilerden birisi maliyetleri minimumda tutmaktır. Peki bunu sözde değil de sahada görmek için ne yapmak lazım hiç düşündünüz mü? Pazar yerlerinde en önemli konu ürün aramalarında önde çıkmak ve doğru ürünlere konsantre olmaktır. Dolayısı ile önemli olan buralara çok ürün koymaktan öte rakiplerinizin burada en çok satan ürünü veya ürünlerini bulmak / bu ürünler için Resim / Açıklama / Fiyat ve yorumlarda iyileştirme yapmaktır. Bu da size daha az ürünü yönetme şansı vererek işinizi daha rafine yapmanızı sağlayacaktır.
2.Her şey bir metadır:
Eskilerin dediği gibi her yerde geçerli bir Akçe vardır ve Pazar yerlerinin de geçerli akçesi YORUMLARDIR. Bu size ürün sattırır. Ürünü en düşük fiyattan çok belki de yapılmış samimi bir yorum sattırabilir. Ve İşi bilmeyen birçok satıcı müşterilerden iyi yorum yapmalarını umarlar. Ama işi bilen satıcılar ise onlardan ürün alan müşterilerin iyi yorum yapması için o satışın üstüne bir de PAZARLAMA BÜTÇESİ ekler. Bunun her sektör için yolu vardır ve kesinlikle ama kesinlikle dürüstlükten taviz vermenize gerek yoktur.
3. Matematik size para kazandırır:
Pek çoğumuzun farkında olduğu bir durum. İş hayatında matematik her şeyin anahtarıdır. Peki ya pazar yerlerinde bu anahtarı nasıl kullanabiliriz ve EN ETKİN SİLAH HALİNE GETİREBİLİRİZ. Cevabı basit. Ürün ürün dönüşüm hesabı yaparak. Hemen hemen her pazar yeri size o ürünün ne kaç ziyaret aldığını verir. Sizde de o ürünün satış adeti var. Peki matematik bize ne öğretiyor : ” Başarısız olan sahneyi terk etmeli”. Bu bilgiler ışığında dönüşüm oranı düşük olan ürünümüzün sorunu şu üç konudan birisi olabilir: Fiyat – Resim – Açıklama. Akıllı bir satıcı düzenli olarak dönüşümünü artırırsa da başarılı olmak için oturup bekleyen rakiplerinin önüne geçer.
4. Kim bu satıcı:
Pazar yerinden ürün alan müşterilerin en büyük sorunlarından birisi de satıcılardır. Hiç görmediği ve mesaj dışında ulaşamadığı bir satıcıdan ürün alacaktır (Evet pazar yeri gerekli güvenliği sağlar ama zaman kaybı günümüzdeki en büyük tahammülsüzlüktür). Burada önemli olan satıcının her ürün altında kendisini anlatan birkaç paragraf ve gerekirse de resme yer vermesidir. Pazar yerinin izin verdiği ölçüde kendisini en iyi şekilde anlatması bazı ürünlerde rakiplerinden pahalı kalsa bile onu tercih sebebi yapacaktır. Çünkü müşteri birisine güvenmek ister.
5. Müşterinin ihtiyaç duyduğu tek kelime ‘Kampanya’:
İnsanımızın her zaman algı olarak bir kampanya veya indirime ihtiyacı vardır. Alışveriş yaparken bu algıyı vermeyen firmalardan ürün almazlar. Dolayısı ile bu algıya oynamak çok ama çok mantıklıdır. Perakende sektöründe hizmet veren firmalar çok iyi bilirler bu algının önemini. Peki, bunu pazar yerlerinde yapmak ne kadar mantıklı. Aslında göz ardı edilememesi gereken aynı ürünün birden çok satıldığı yerlerde MOR İNEK olmak önemlidir (© Armağan KIRIM). Peki, mor inek olmanın ilk şartı da başkasının yapmadığı zamanda bir işi yapmak değil midir? Tüm gün tüm ürünleri indirimde tutmak yerine bu indirimi sadece müşterilerin pazar yerlerinde çok gezdiği saatlerde yapmak (Türkiye şartlarında: 21.00 / 23.45 olabilir) ve diğer saatlerde de daha az indirim yapmak bu marka devamlı indirim yapıyor algısını kırmaz mı? Hele ki rakiplerin 7/24 bu algıya oynadığı bir ortamda bu bizi müşteri gözünde farklı konumlamaz mı? Pazar yerindeki Mor İneğin Akıllısı olacaksak elimizdeki her değişken ile diğerlerinden farklı oynamamız gerekir.
Rekabetin bu kadar yoğun olduğu bir ortamda e-ticaret sektöründe yer alan oyuncuların ellerindeki her imkanı en akıllı şekilde kullanması gerektiği kaçınılmaz bir gerçektir. Projesoft olarak tüm müşterilerimizin bu arenanın en başarılı oyuncu olmaları için tüm ekibimiz her gün bu ve benzeri onlarca stratejiyi uyguluyorlar. Şunu biliyoruz ki devlerin omuzları başarı için en önemli satış araçlarından birisi e-ticaret site sahipleri için.